Kaplan kabilesi kalabalık bir kabile idi. Kaplan ismini vermişlerdi kabile adı olarak çünkü kabilenin Kaplan ruhu taşıdığına inanıyorlardı. Kaplan ruhu onlar için kutsaldı ve dokunulmazdı. Kaplan ruhunun kendilerine de sirayet ettiğini düşündükleri için her kabile üyesi kendisini kaplan ile özdeş görüyordu.
Kaplan kabilesi sembol olarak kaplan şeklini hem kendi vücutları üzerine kazıdılar hem de dağa taşa kaplan resmi yaptılar. Biraz daha ileri gittiler ve kendilerine kaplan resimli sancak yaptılar. Böylece kaplan onlar için totem oldu.
Kutsal ruh kaplan sadece kabilenin yaşayanlarını değil aynı zamanda ölülerin ruhunu da temsil ediyordu. Dokunulmaz oluşu, kutsal oluşu bu nedenle idi. Bir çeşit tanrı olmuştu Kaplan totemi kabile için. Nerede bu kaplan resimli sancak görülse, orasının Kaplan kabilesine ait olduğu belli oluyordu. Ve kimin vücudunda veya giysisinde kaplan resmi görülse, o kişinin kaplan kabilesinin bir bireyi olduğu anlaşılırdı.
Bir de Yılan kabilesi vardı. Kalabalık Yılan kabilesinin sembolü de yılan idi. Ve her kabile üyesi kendisini yılan olarak görürdü. Yılan ruhunu taşıyan her birey için, yılan kutsaldı. Ve kutsala dokunulmazdı. Yılan kabilesinin kutsalı olan Yılan da artık totem idi. Totem taşımak, kutsalı taşımak, onu yanında hissetmek anlamına geliyordu.
Kaplan kabilesinde kabile dışı evlilik yasak idi. Zaten bu mümkün değildi çünkü her kabilenin ruhu farklı idi. Yılan kabilesi için de aynı şey geçerli idi. Birbirine yabancı olan, hatta düşman olan ruhların bir ara gelmesi mümkün olamazdı. Kaplan kabilesi sadece kendi içinde evlilik yapabilirdi. Yılan kabilesi de öyle idi.
Zamanla kabilede nüfus artışı ve dengesizliği problemi ortaya çıkmaya başladı. Arz talebi karşılayamaz oldu. Öyle oldu ki kabile içi evlilik için yeterli eş bulunamaz oldu. Bunun çözümü de kabile dışından biri ile evlilik yapmak idi. Kabile dışı evliliğin zamanı gelmişti.
Fakat büyük bir problem vardı. İki yabancı ruh veya düşman ruh nasıl evlendirilecekti? Bu ruhlar birbirine yakınlaşmadıkça veya aradaki düşmanlık kalkmadıkça böyle bir evlilik mümkün olamazdı. Buna bir çözüm bulmak gerekirdi.
Nihayet çözüm bulundu. Kaplan kabilesi ellerinde totemleri ile bir meydanda toplandı. Yılan kabilesi de totemleri ile ulaştı meydana. Yapılması gerek şey, bu ruhları kaynaştırmak olunca, sorunu yemek, içmek ve eğlenmek çözdü.
Her iki kabilenin totemini taşıyan sancaklar veya bayraklar yüksek bir yere asıldı. Bol etli yiyecekler ve şerbetli içeceklerden oluşan ziyafetler verildi. Bu ziyafetlere eğlence de eşlik etti. Ruhlar o kadar yabancı idi ki birbirine, kaynaştırmak için ziyafet ve eğlence törenleri kırk gün kırk gece sürdü. Sonunda ilk kabile dışı evlilik gerçekleşmiş oldu.
Artık Kaplan ve Yılan dost olmuştu. Bu iki farklı ruhtan doğacak yeni kuşağın totemi veya ruhu hangi kabilenin ki olacaktı?
Ya kaplan ruhu devam edecekti veya yılan ruhu. Belki de iki ruh bir araya gelecek yılanbaşlı kaplan veya kaplan başlı yılan olacaktı.
Kaplan ve Yılan kabilelerinin yıktığı kabile içi evlilik koşulu günümüzde de devam ediyor. Kırk gün kırk gece değil, üç gün üç gece oldu zaman içinde. Sonra da kısaldıkça kısaldı. Gene törenler yapılıyor ve zengin olmasa da ziyafet veriliyor. Ve biraz da eğlence ekleniyor. Birkaç saat içinde tamamlanıyor evlilik. Demek ki artık ruhlar birbirine o kadar yabancı veya düşman değil. Veya artık ruh da kalmadı.
Kabile ruhunun sembolü olan totemler artık bayraklarda ve sancaklarda var. Totemler çok açık olmasa da devam ediyor. Fakat sadece izleri ile.
Ve totemler artık uğur ve ya uğursuzluk getiren enerji formunu aldı. Eski totemler eridi ve enerjiye dönüştü. Artık bayraklardan veya sancaklardan çok, özellikle gençlerin vücudunun çeşitli yerlerinde açık ve gizli olarak devam ediyor.
Ve düşman kabileler arasındaki düşmanlığı yatıştırmak ve barıştırmak için verilen ziyafetler de devam ediyor. Artık kabile yerine aşiretler bunu yapıyor. Yıllarca süren aşiretler arasındaki düşmanlıklar yüzlerce küçükbaş hayvan veya büyükbaş hayvan kesilerek verilen ziyafetlerle sona erdiriliyor. Aşiretlerin ileri gelen sembol isimleri bu barışa önderlik ediyor ve çok büyük ve kapsamlı yemek ziyafetleri veriliyor.
Ve düğünler… Ruhların kaynaştırılması. Uzun süren işlemlerden sonra iki yabancı ruhun kaynaştırılması. Artık o kadar da uzun sürmüyor bu işlemler…
Ruhsuz toplumların kaynaştırılması da mümkün olamaz. Ruhlar kaynaşmadıkça da birlik ve beraberlik olamaz.
Yaşasın ruh birliği!