11.09.2024 16:09
Test Odaklı Eğitim Sistemi Öldürür!
Eğitim sistemimizde yer alan önemli süreçlerde ÖSYM tarafından gerçekleştirilen değerlendirme modeli test merkezli değerlendirmedir. YKS, KPSS, EKPSS, ALES, TUS, YDS, DGS, DUS, YDUS, EUS, YÖKDİL, TR-YÖS gibi sınavlar test merkezli sınavlardır. Bu standart testlerin, ilgili alandaki müfredat, tüm eğitim süreci ve hatta tüm öğrenme deneyiminin şekillenmesinde çok etkilidir. Bu testleri alan bireylerin test sonucunda elde ettikleri skorlara göre gelecek planlaması yapmak zorunda kalması, bu testlerin bireylerin yaşam planlamasını ve biçimini de belirlediği de bir gerçektir. Bu test skorlarının bireylerin beklentilerini karşılamadığı durumlarda birtakım psikolojik problemlere de yol açtığı bir gerçek olarak durmaktadır. Öğrenciler için uygulanan testlerin öğrencilerin uygulanan müfredat dahilinde ilerlemesine dair birtakım ipuçları verdiği doğrudur. Ancak teste dayalı değerlendirme odaklı bir yöntemin eksikliklerinin veya yetersizliklerinin varlığını da kabul etmek gerekir. Test tabanlı eğitimin veya öğrenmenin neden sınırlılıklarının farkına varılması, daha kapsamlı ve öğrenci odaklı bir eğitim vizyonuna geçiş için köklü ve yapısal adımların atılmasının vakti çoktan geldi ve geçti bile.
Uygulanan testler ölçülmek istenen müfredat birimini öğrencilerin ne kadar iyi öğrendiğine dair bazı göstergeler sağladığı bir gerçektir. Ancak, göz ardı edilen bir başka gerçek de şudur ki temel olarak testlerle şekillenen bir eğitim sistemi, öğrencilerin geliştirmesini beklediğimiz tüm beceri ve kapasite yelpazesini geliştirmelerinde başarısız olur. Testler, ölçülen müfredat birimine dar bir şekilde odaklanmak, öğrencilerin yaratıcılığı, merakı, iş birliği becerileri ile başarılı, çok yönlü bireyler olarak gelişmelerini sağlayan diğer niteliklerin nasıl kazandırılacağı konusunu gözden kaçırma riskini taşımaktadır.
Eğitim sisteminin benimsediği değerlendirme yöntemi standart testler sonucunda elde edilen skorlara dayandığı zaman doğal olarak öğretmen ve öğrenci bu testlerin taleplerini dikkate alır ve bu talepler eğitim sürecinin seyrini belirler. Böylece birey olarak öğrencilerin ihtiyacı değil testlerin talepleri belirleyici olur. Eleştirel düşünme, yaşam boyu öğrenme, vatandaşlık bilinci gibi içinde bulunduğumuz yüzyılda temel beceriler olarak belirlenen diğer yetkinlikler ve beceriler üzerine odaklanmak yerine yüksek test skorları almak esas haline gelir ve bu yüksek test skorları alan öğrenciler ideal ve örnek öğrenciler olarak tanıtılır.
Merakın Ölümü
Standart testler öğrencinin akademik yeterliliğini değerlendirmek için tasarlanmış olduğu için genellikle bir öğrencinin tüm yetenek ve potansiyel yelpazesini yakalaması mümkün değildir. Test odaklı öğretim ve teste dayalı değerlendirme ağırlıklı olarak ezberleme ve hatırlama düzeyinde kalmaktadır. Bu nedenle, eleştirel düşünme, yaratıcılık ve problem çözme gibi üst düzey becerilerin geliştirilmesini ihmal etmektedir. Aristoteles’in dediği gibi ‘’Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.’’ Öyle ise, bireyin içinde bulunduğu ortamı, toplumu, hayatı öğrenmek, bilmek, anlamak ve anlamlandırmak istemesi onun doğası gereğidir. Bilme isteği ve çabasının kaynağı olan merak insanı insan yapan niteliktir.
Becerinin Ölümü
Test merkezli değerlendirme yaklaşımının, öğrencilerin doğuştan gelen merakını azaltmaktadır. Buna bağlı olarak elde ettikleri bilgiyi gerçek dünya bağlamlarında uygulama kapasitelerini engellemektedir. Bilgi, beceriye dönüştürülememektedir. Bu nedenle, ezberleme ve hatırlama düzeyindeki bilgiyi ölçen sınav skorlarını esas almak, eğitimli olmak anlamına gelmez. Eğitim yalnızca bilgi edinmekten ibaret değildir. Eğitimi yalnızca bilgi edinmek olarak görmek, öğrenme sevgisini beslememek ve çok yönlü bireyler yetiştirememek anlamına gelmektedir.
Özgün Düşüncenin Ölümü
Test temelli değerlendirmede öğrencilerin öncelikli hedefi sınav puanlarını yükseltmek olduğu için yaratıcı ve analitik düşünme gibi beceriler dikkate alınmaz. Bu nedenle genellikle derinlemesine anlayıştan ziyade yüzeysel içerik önemsenir. Öğretmenler, öğretimi standart sınavlara göre gerçekleştirdikleri için öğrenciler özerkliklerini kaybederler. Bireysel olarak öğrenci gelişimi ve yeteneği hakkında veri sağlamazlar. Bu nedenle içinde bulunulan zamanın ve hayatın zorluklarına hazır, yetenekli, kendi kendine yönlendirilen öğrenciler yetiştirme olasılığı azalır.
Bütüncül Bakışın Ölümü
Okullar, dar bir şekilde standart testlere ve dar içeriklere odaklanmak yerine, insan olan öğreneni bütünsel bir bakış açısıyla beslemeyi amaçlamalıdır. Öğrencilerin entelektüel, sosyal, duygusal ve fiziksel gelişimini geliştiren bir eğitim yaklaşımı, onları gelecekte başarı için gereken beceri ve eğilim yelpazesiyle donatacaktır. İnsanı, bütüncül bir bakış aşısı ile ele alan eğitim sistemi tüm öğrenme alanlarında dengeli bir eğitim modeline dayanan çalışmalar planlamak durumundadır. Böyle bir modelde daha yüksek öğrenci katılımı, artan motivasyon ile birlikte genel refah düzeyi de artmaktadır. Bu amaçla proje tabanlı öğrenme, grup çalışmaları ve gerçek dünya uygulamaları gibi modellerin uygulanabileceği öğrenme ortamları önemlidir. Mevcut öğrenci sayısı ve sınıf ve okul yapısı dikkate alındığında bu tür modellerin uygulamaya koyulması mümkün görünmemektedir. Teste dayalı değerlendirmenin talepleri öne çıktığı zaman öğretmenler ve öğrenciler bu taleplere cevap vermeyi tercih etmektedirler. Bu nedenle, ideal olarak müfredatta yazılı bazı modeller olsa bile bu modeller sözde kalınca derin anlayış ve yaşam boyu öğrenme alışkanlıkları geliştiren ortamlar yaratılamaz.
Düşünme Becerilerinin Ölümü
Günümüzde düşünme becerileri arasında çok önemli olarak görülen eleştirel düşünme ve yaratıcılık, modern dünyada başarı için hayati önem taşıyan becerilerdir. Ancak, test odaklı eğitim, genellikle bu becerileri beslemek için yetersiz kalmakta ve bu becerilerin geliştirilmesi için çok az alan bırakmaktadır. Eğitim sisteminin ezbercilik ve ezberlenen bilgiyi hatırlamak üzerine odaklanan testleri esas alan yaklaşımdan uzaklaşıp açık uçlu problem çözmeye doğru kayması gerekmektedir. Böylece öğretmenler, öğrenenlerin eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, birden fazla bakış açısını analiz etme ve karşılaşılan problemlere orijinal çözümler geliştirme yetkinlik ve becerilerini geliştirebilirler. Temel akademik bilgi yanında sanat, müzik ve uygulamalı aktiviteleri derslere dahil edilirse bir ölçüde öğrencilerde yaratıcı kapasite değerli hale gelir ve yaratıcılık için bir öğrenme ortamı yaratılabilir. Öğretmenlerin yaratıcılığı harekete geçiren ve düşünmeye dayalı analizi teşvik eden dersler tasarlaması bu sürece yardımcı olabilir.
Özerkliğin Ölümü
Teste dayalı değerlendirme değerli olsa da test odaklı bir eğitim sistemi iç motivasyonu, kendi kendini yönlendirme ve öğrenme becerisini yok etmektedir. Öğrenci merkezli bir öğrenme ortamı, öğrenciyi eğitim deneyiminin merkezine koymaktadır. Öğrencilerin öğrenme sürecine aktif katılımı, öğrencilerin kendi eğitimleri üzerinde bir özerklik duygusuna sahip oldukları, dersleri kendi yaşamları ve ilgi alanlarıyla ilişkilendirebilmeleri en etkili ve anlamlı öğrenme olarak tanımlanmaktadır. Eğitimciler, öğrencileri veya öğrenenleri, içsel motivasyon ile bilgi edinmeye, sadece sınıf içinde değil sınıf dışındaki gerçek hayatta da öğrencilerin sürekli kendi kendilerini yönlendirmesini ve kendi kendine öğrenmesine teşvik etmeleri gerekir. Öğrenenlerin hızla değişen dünyamıza, hızla ilerleyen ve değişen yaşam koşullarına hazır olmalarının yolu iç motivasyon ve kendi kendine öğrenmeden geçmektedir.
Hazır Bulunuşluğun Ölümü
Test odaklı bir değerlendirmeye dayanan bir eğitim sisteminde öğrencinin uygulanan test sonucunda ne kadar yüksek skor elde ederse o kadar başarılı bir birey olarak görülmesine yol açmaktadır. Mevcut eğitim sisteminin, öğreneni, içinde yaşadığı karmaşık yaşam değişkenlerine uygun davranmak ve karşılaştığı problemleri çözmek için gereken yeteneklerle hazırlamak için yetersiz olduğu görünen bir gerçektir. İçinde yaşadığımız gerçek yaşam koşullarında ve gelecekte karşılaşılması mümkün ve muhtemel olan zorluklar karşısında bireyin hazır bulunuşluğu dikkate alınmalıdır. Bu bağlamda test odaklı bir yaklaşımdan hemen vazgeçilmeli ve öğrenen odaklı bir model benimsenmelidir.
Yazılı müfredatta öğrenen merkezli bir yaklaşımın benimsendiğini ifade etmek teste dayalı bir değerlendirme ile başarı ölçmesi yapıldığında tutarsız olur ve inandırıcı olmaz. Öğrenenin iç motivasyonu, ilgi alanı, öğrenme hızı ve ihtiyaçları gibi unsurlar kendi kendine öğrenme ve buna bağlı olarak hayat boyu öğrenme sürecini şekillendirecektir. Bu nedenle bütüncül bir yaklaşımla, dengeli, öğrenen odaklı bir model benimsemek, yaratıcılığı, eleştirel düşünmeyi ve bilgiye ve öğrenmeye olan tutkuyu geliştirecektir. Aksi takdirde, uygulanan test puanlarını esas almak günümüz ve gelecek insanının öğrenme ve özerk kişilik geliştirme sürecini olumsuz etkileyecektir. Yapılması gereken şey acilen teste dayalı değerlendirme yaklaşımının ötesine geçmek ve sürekli değişen bir dünyada başarılı olmak için gerekli olan yetkinlik ve becerilere odaklanmak gerekmektedir. Ancak böyle olursa kendi kendini geliştirmek ve ilerletmek düşüncesiyle içinde yaşadığı toplumu da gelişmeyi ve ilerletmeyi düşünen, insani değerlerle donatılmış bireyler yetiştirmek mümkün olacaktır.
Gerçekçiliğin Ölümü
Bilgiyi ezberlemek ve hatırlamak artık sadece insana özgü bir durum değildir. Kullanılan cep telefonları bile bu işlemleri insandan çok daha fazla ve nitelikli yapabilmektedir. Günümüz ve gelecek yaşam koşulları karşısında dar ezberlemeyi ve tek cevaplı yanıtları ödüllendiren test odaklı bir sistem çok yetersiz kalmaktadır. Bu sistem, öğrenenlerin gelecekte başarılı olmak için ihtiyaç duyduğu tüm yetenek yelpazesini geliştirmede başarısız olacaktır. Yapılması gereken şey bir an önce eğitimin merkezine otantik, gerçek dünya öğrenimini yerleştirmek, öğrenenlerin analitik düşünme ve problem çözme kapasitelerini geliştirmek, becerileri ve özellikle iş birliği becerilerine değer vermektir. Bu yapıldığı zaman bireylerin yaşam boyu öğrenen, kendi kendine öğrenen ve kendini geliştiren, özerk kişilikli, kendi kendini yönlendiren, bütüncül bakış açısına sahip insanlar olması sağlanabilir.
Ve Ölümün Çaresi ...
Öneriler
- Yaratıcılığın yenilikçiliği nasıl yönlendirdiğini göstermek için potansiyel işverenler, eğitim kurumları ve diğer paydaşlarla öğrencilerin paylaşabilecekleri, yeteneklerini keşfedebilecekleri somut örnekler kullanılmalı.
- Üst düzey düşünme, analiz ve problem çözme becerilerini teşvik etmek için tasarlanmış müfredat geliştirilmeli.
- Test merkezli öğretim alışkanlığı ve geleneğinin terk edilmesi, bireysel olarak öğrencilerin ihtiyaçlarına, tercihlerine ve yeteneklerine yanıt veren bir modele doğru geçiş yapılmalı.
- Temel akademik bilgi edinme yanında uygulamalı, proje tabanlı öğrenme süreçler esas alınmalı.
- Sanat, müzik ve diğer ortamlar aracılığıyla yaratıcı düşünme becerisi ile öğrenciye kendini ifade etme fırsatları sağlanmalı.
- Öğrenenlerin kendi hızlarında ve kendilerinin tercih ettikleri öğrenme yöntemleri ile öğrenmeleri sağlanmalı.
- Öğrenenin özerkliğini pekiştiren özyönetimli, öz motivasyonlu öğrencilerin gelişimi desteklenmeli.
- Öğrencinin özerkliği dikkate alınarak bağımsız çalışma yoluna ve kendi ilgi alanlarına yönelmesi sağlanmalı.
- Her öğrencinin ihtiyaçlarını karşılayan ve güçlü yönlerini geliştiren kişiselleştirilmiş öğrenme etkinlikleri ve ortamları oluşturulmalı.
- Farklı yaklaşımlara ve çözümlere izin veren iletişim, işbirliği ve zaman yönetimi becerilerini geliştirecek problem çözmeye dayalı projeler geliştirilmeli.
- Eğitim sistemi ve öğretmen teste dayalı değerlendirmenin taleplerini değil öğrencinin öğrenme sürecini ve kendini gerçekleştirmesini kolaylaştırıcı olarak destek ve rehberlik sağlamayı dikkate almalı.
- Düşünme becerileri üzerinde odaklanmalı ve öğrenciler varsayımları sorgulamaya ve yerleşik bilgiyi sorgulamaya teşvik edilmeli.
- Analiz, sentez ve değerlendirme gibi üst düzey düşünme becerileri teşvik edilmeli.
Mehmet ŞAHİN
Hit:664
Yorum yapmak istiyorsanız bu yazıyı tıklayınız
Yorumlar