Anasayfa Reklam Alanı 1 728x90

noopener noreferrer

28.02.2023 18:02

Deprem Öncesi Sonrasını Hazırlar

Deprem Öncesi Sonrasını Hazırlar

Hepimizin bildiği gibi deprem bir doğa olayıdır. 2000 yılından bu güne kadar ülkemizde 35 tane KAYDA DEĞER  deprem olmasına rağmen hala önemini anlamamış ve gerekli önlemleri almadığımız bir gerçektir. Bu konuda her kişinin her kurumun her cemiyetin karnesi maalesef ki zayıf.

 Depremin oluşmasında en önemli faktör ise faylar ve fay  hatlarıdır. Aslında bu fay hatlarının kaplıcaların oluşmasında ,  kaynak suların ve maden sularının oluşumunda, toprakta birçok mineral oluşumunda faydalarıda vardır.

Dünyamızda  yer kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri ile  oluşan gelen gerilme ve sıkışmalar, bazıkısımlarda enerji birikimi oluşturur. Bu enerjiler bazı etkenlerle değişik zamanlarda ortaya çıkar ve yeryüzünde hareket meydana getirir. Yeryüzünde  hareketli olan bu kısımlara fay, fayın bulunduğu yerlere fay hattı denir.

Türkiye'de ise   Batı Anadolu Fay Hattı, Kuzey Anadolu Fay Hattı  ve Doğu Anadolu Fay Hattı  olmak üzere 3 adet fay hattı bulunmaktadır. Kuzey Anadolu Fay Hattı, en aktif sağ-yanal atımlı fayı olup, dünyanın en hızlı hareket eden ve faylarından biridir. Doğu Anadolu Fay Hattı, Türkiye'nin doğusunda olan doğrultu atımlı bir fay hattıdır. Uzmanların belirlediği 1. Derecede riskli bölgeler İzmir, Balıkesir, Manisa, Muğla, Aydın, Denizli, Isparta, Uşak, Bursa, Bilecik Yalova, Sakarya, Düzce, Kocaeli, Kırşehir, Bolu, Karabük, Hatay, Bartın, Çankırı, Tokat, Amasya, Çanakkale, Erzincan, Tunceli, Bingöl ve Muş, Hakkari, Osmaniye, Kırıkkale ve Siirt’dir Deprem haritasına göre Türkiyede riskin en az olduğu iller ise Sinop, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Kırklareli, Ankara, Edirne, Adana, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Konya ve Karaman’dır. Ancak dikkat edilirse en az riskli dediğimiz illerimizden ADANA bile yıkımlı ölümcül depreme maruz kalmıştır. Bu bize TÜRKİYE’nin depremsiz bölgesinin aslında olmadığını bu gerçeği kabullenmemiz gerektiğini ve adımlarımızı ona göre atmamız gerektiğini göstermektedir. İlahi güç doğa hareketleri ile mesajını veriyor ve bundan ders çıkarmamız gerektiğini bilim de fen de ilimde ilahi adalet de bize haykırıyor. Bizler ancak devekuşu misali kafamızı kuma gömerek tehlikeden uzaklaştığımızı sorundan kurtulduğumuzu sancak kadar zavallıyız.

Peki ne yapmalıyız?

İlmin dediklerini kabullenmeli bize çizdiği yolu yürümeli ve ilmin bize verdiği ödevleri yapmalıyız. İlahi adalet de bunu ister. İlahi adalet asla ilimle çelişmez aksine ilme öncelik verir. Buna göre yapmamız gerekenler

- İmar planları bilimin ışığında hazırlanmalı her türlü jeolojik verilerle konut alanları belirlenmelidir.

- Yerleşim bölgeleri titizlikle belirlenmeli, zemini uygun olmayan ve ovalık bölgeler iskana açılmamalıdır

-İmar planları hazırlanmasında artık sadece deprem değil diğer afetler de göz önünde bulundurularak konut alanlarının ve şehrin diğer fonksiyonlarının seçimi yapılmalıdır.

- Şehir yapılırken şehrin bir kimliği olmalı, kuşbakışı bakıldığında şehrin bir imajı ve verdiği mesajı olmalı ve bu nedenle iskana ayrılmış yerler dışındaki yerlere hiçbir şekilde bina yapılmamalıdır.

-Bina katları bilimsel olarak belirlenmeli yapılar deprem etkilerine karşı dayanıklı inşa edilmeli asla bu konuda taviz verilmemeli.

-Bina katlarına göre yapılan statik hesaplar ve yapım aşamalarının her safhası kontrol edilmeli ve bunu yapanda kontrol edende binadan ve yapımından sorumlu olmalı.

-İmar planı uygulama ve tadilat yetkileri siyasi erg de değil uzmanlardan oluşan bir kurum ya da heyette olmalı. Belediyelerde çoğunlukla buna karar verenler fırıncı, manav, madenci, sanayici, gibi hiç alakası olmayan kişiler imar planının uygulanması ve tadilatlarda söz sahibi olmaktadır.

-Yapı denetimleri çok titizlikle yapılmalı temelinden çatısına kadar her aşaması rapor altına alınmalı ve gerekli ölçümler ve testler bağımsız kurumlar tarafından yapılmalı.

-Yapı denetimleri sadece bina yapımında kullanılan malzeme kalitesi için değil aynı zamanda Harita Mühendisleri ile imar planında binanın belirlenen yerde yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir.

-Sadece yatayda değil projede belirlenen yükseklik sınırlarına riayet edilip edilmediği, binanın tam dikey olarak yani sağa sola herhangi bir yatıklık ve eğrilik olup olmadığı kontrol edilerek raporlanmalı ve binanın düşey kontrolü de sağlanmalıdır.

-Sadece bina yapımında değil periyodik olarak binalarda eğilme yatma veya çökme olup olmadığı deformasyon ölçüleri ile belirlenmelidir. Belirli katın üzerindeki her bina araçların periyodik muayenesi gibi periyodik olarak ölçümleri yapılmalı ve deformasyon raporları hazırlanmalıdır.

-Birçok şehrin yerleşimi yanlış olmakla birlikte çözüm üretilemediğinden Kentsel Dönüşüm teşvik edilmeli mevcut deforme olmuş binalardan kurtulmanın yollarına bakılmalıdır.

Murat YAKAR

Hit:7

  • Henüz yorum yapılmamış
Yorum yapmak istiyorsanız bu yazıyı tıklayınız

Top10

  • yazar yok
  • YAZARLAR

    YAZARLAR